Yaşamımız boyunca ve belli bir olgunluk seviyesinden itibaren pek çok ilişkiyi yönetmek durumundayız. Aile, İş ve Sosyal çevremizde ve bu ortamlara uygun farklı kimliklerle: Anne, Baba, Eş, Sevgili, İşkadını, İşadamı, Evlat …..
Herşey normalken iyi de iletişim bozulduğu anda, hele bir de haksızlığa uğradığımızı düşünüyorsak, o zaman işler değişiverir. Çoğu zaman işin içinden çıkamaz, çoğu zaman öfkelenip, bazı zamanlarda da istemediğimiz şeyleri söylüyor ya da yapıyorken bulabiliyoruz kendimizi.
Herşeyden önce olayları değerlendirirken birkaç şeye dikkat etmek lazım karara varmadan ya da aksiyona geçmeden önce:
1. Bu konuyu gerçekten objektif olarak mı ele alıyorsunuz yoksa biricik Egonuz mu devrede?
2. Bu konuyu/durumu kişiselleştiriyor olabilir misiniz? Size haksızlık yaptığını düşündüğünüz kişi size karşı mı böyle davranıyor yoksa genel tutumu mu bu? Genel tutumuysa üstünüze de almayın, herkese yapıyor demektir. (Olaylar içinden çıkılmaz hale gelirse tabiki kendinizle ilgili yapacaklarınıza bakıp ona göre davranmak gerekecektir).
Ancak sadece size bu şekilde davranıyorsa evet üzerinize alabilirsiniz, size . karşı yapılmış demektir.
Bu iki soruyu kendinize sormak objektif bakış açısı sağlamak adına size çok faydalı olacaktır.
Daha da objektif olmasını istiyorsanız “dışardan bakma”yı öğrenmek gerekir. Bunun için en kolay yollardan biri: güvendiğiniz yakınınız/duayen gördüğünüz kişi/görüşlerine inandığınız bir yazar, her kimse içinizden O’na sorun: “Böyle bir durumda size ne derdi?” Kendinize biraz zaman verin ve içinizden dinlemeye başlayın onu mutlaka söyleyecekleri olacaktır. Diğer bir yol da: fiziken nerde duruyorsanız karşı tarafına geçin ve kendinize bakın biraz uzak bir mesafede. Ne görüyorsunuz, o taraftan bakınca kendiniz size nasıl geliyorsunuz? Lütfen deneyin işe yaradığını göreceksiniz.
Her ne yaşıyor olursak olalım sormamız gereken asıl soru ise Haklı mı olmak istediğimiz yoksa Mutlu mu olmak istediğimizdir? Mücadeleci coğrafyanın evlatları olarak “haklı çıkmak” için ne kadar çabaladığımızı görmek bizi şaşırtmamalı değil mi? Haklı olmak, haklı çıkmak için neler yapmayız. Kendimize göre bahaneler uydurur inanırız. Kendi bakış açımızın doğruluğunu herkesin aynı şekilde kabullenmesini isteriz. Herkesin bizimle aynı şartlarda yaşadığını/büyüdüğünü zanneder farklı bir argümanla gelmesini de hayretle karşılarız. Egomuz illaki haklı olduğunu ispat etmek ister ve biz ona boyun eğeriz. Neden? Çünkü HAKLI olmak herşeyin, tüm duyguların üstündedir.
Oysa MUTLU olmak farklıdır. Yaşanan her ne olursa olsun kişi orda farkındalık arar. Ne doğru gitmemiştir de bu olanlar yaşanmıştır? Acaba burdan öğrenmesi gereken şey nedir? Haksız olma ihtimali var mıdır? Objektif olmama ihtimali var mıdır? Bu soruların hepsinin ardında bahane aramak değil olayı ya da durumu anlamak yatar öncelikli olarak. Sonra da bunlarla ilgili, eğer gerçekten bu yaşanılanın bizi olgunlaştırmasını istiyorsak, yanlışlarımızın ya da eksikliklerimizin farkına varıp kendimizi ardından kendimizi geliştirmemiz. İşte o zaman hayatta bir adım daha yol katetmiş oluruz olgunlaşmak adına.
HAKLI çıkmak kolaydır. Gerçekliğine inandığınız bir bahane bulmanız dahi yeterlidir. Lakin kısa vadelidir ve bir sonraki haklı çıkmak istediğiniz duruma kadar sürer. MUTLU olmak ise emek ister, yürek ister. Uzun vadelidir ve uzlaşmacıdır. Aynı durumla bir kez daha karşılaştığınızda ne tepkileriniz ne de yetenekleriniz asla bir önceki durumda olduğu gibi olmayacaktır.
Yaşadığınız olaylara tepki vermeden önce lütfen kendinize sorun: HAKLI mı olmak istiyorsunuz MUTLU mu? HAKLI çıkmak için bir yol illaki bulursunuz da MUTLU olmak en güzelidir.
MUTLU hayatlar dileklerimle….